Askerlik hatıram ( Anılarım )

Koşu
Askere gitmeden önce en çok çekindiğim konuların başında koşu meselesi geliyordu. Askere gitmeden önce arkadaşlar öyle bir anlattılardı ki sanki yapılması imkânsız gibi geliyordu.
Bir gün denetleme koşumuz vardı. Ben de koşacak gruba seçildim. 14 dakikada 3000 metre koşulacak. Kendimi biliyorum, koşamam. Askere gelmeden önce deniyordum, 3000 metreyi 18-20 dakikadan kısa sürede koşamıyorum. Düşünün o kadar ciddiye aldım ki hadiseyi, talimler yapıyordum gitmeden.
Her neyse başladım koşmaya, “yol uzun” dedim içimden, yavaş başla sonra açılınca hızlanırsın. Bir baktım grubun en sonundayım. Karizma yerle bir. Ben de bilmiş bir şekilde arkadaşlara “Merak etmeyin ben ayarlıyorum” diye bağırıyorum ama arkadaşlar her geçen dakika arayı açıyorlar.
Baktım olmayacak, biraz bastım gaza. İlk önce arayı kapadım. Millet şaşırdı. Ne oldu çocuk aşka geldi falan diyorlar. Arkadan komutan bağırıyor: “Hadi oğlum, aferin, yetişiyorsun, kim tutar seni be!” Bu gazı da aldıktan sonra başladım açılmaya. Koş koş koş bitmiyor. Neyse ki artık son tur. Kalbim yerinden ha çıktı ha çıkacak. Son düzlüğe geldiğimde bir de baktım varış yerinde miting alanı gibi herkes toplanmış. Millet bağırıyor. “Ha gayret çok az kaldı, dayan vs.” Kendimi Rocky filminin başrol oyuncusu gibi hissettim.
Ve en sonunda varış çizgisini geçtim. Hem de 13 dakika 55 saniyede. Önce ben kendime şaştım. Sonra millet bana. Ben de “Ben zaten taaa başından beri ayarladım nefesimi” diyerek artistlik yapmayı da ihmal etmedim.
...
Kalorifer Kazası
Askerliğim ilerledikçe, daha doğrusu şafak azaldıkça havalar bozmaya başladı. Artık kış gelmişti. Adana’nın kışı pek soğuk olmaz dediler giderken. Biz de iyi madem öyle kışlık bir şey almayalım dedik. İlk hava bozmasında şifayı kaptık tabi ki. Anladık ki kış her yerde kış. Havalar bozunca ilk ihtiyaç duyduğumuz “Adana’da kalorifere ihtiyaç mı olurmuş? Binaya petekler koymuşlar” diye espri yaptığımız kalorifer oldu. Bir baktık ki bazı petekler hava yapmış. Havalarını aldık.
Komutanın odasındaki peteğin vanası arızalı çıktı. Bu vesile ile dolapları çekip peteği tamir edecektik. Dolapları çekince dolapların arkasındaki örümcek ağları vs. ortaya çıktı. Komutan o zaman yeni askere gelmiş bir arkadaşa dönerek:
- Hain İsmail beni örümcek ağları içinde bırakmışsın da haberimiz yokmuş, dedi. Biz hık mık ediyoruz, ama hadise ortada.
Neyse konumuza dönecek olursak, kaloriferleri tamir eden sivil bir memur ağabey vardı. O geldi kalorifer peteğine baktı, arızayı tespit etti. Vananın değişmesi lazım. Ama bir sorun var, kalorifer sıcak ve devir daim yapıyor. Ne yapalım diye düşünürken, memur ağabeyin aklına ilginç (sonradan trajik olduğunu anladığımız) bir fikir geldi. Vanayı sökecek çok çabuk bir el hareketiyle yenisini takacak. Herhalde Süpermen falan zannetti kendini ustamız. Biz de vardır herhalde bir bildiği dedik ve seyrettik yaptıklarını. Önce hafifçe gevşetti vanayı, hafif hafif su sızmaya başladı. Su neredeyse kaynar derecede. Gevşetmeye devam etti veee! “Fışşş!” diye bir ses, ardından da,
- Yandımmm Allaaahhh! diye bir nara.
Usta bir yandan eliyle fışkırmayı engellemeye çalışıyor bir yanda da geliştirdiği projeyi uygulamaya. Buhardan göz gözü görmüyor. Oda yavaş yavaş su doluyor. Ben panik halinde koridorda,
- Kommmtanııımm! Kommmtaaanımmm, diye bağırıyorum.
Diğer asker arkadaşlar da hemen su tahliyesine koştular. Her taraf daha beter buhar oldu. Burnumuzun ucunu görmüyoruz. Bu sırada bölük komutanımız bölüğe girmiş. Manzara ortada. Odaya yaklaşıp:
- Ne oldu burada, diye sorunca asker arkadaşlardan biri o fin hamamını andıran ortamda komutanı fark etmeyip.
- Yahu kör müsün, görmüyor musun kalorifer patlamış işte, al eline bir çek pas da yardım et, demiş.
Neyse ki komutan durumu anlayıp hoşgörü gösterdi. Arkadaşa durumu anlatınca;
- Yapma yahu! Ben de buharlar içinde bir iki yıldızın uçuştuğunu gördüm ama adamın omzunda mı onu anlayamadım, dedi.
Çaresiz tüm binanın kalorifer tesisatında su bitinceye kadar bekledik. Yaklaşık 15 ton su 20 metrekare odadan geçti. Tüm bölük diz boyu su oldu. Bütün gece temizlikle uğraştık. Ama günün en son esprisini bizim bölüğe yeni gelen Serkan yaptı:
- Komutanım, valla sizin odada örümcek mörümcek kalmadı, gönül rahatlığıyla oturabilirsiniz.

0 yorum: